msn ifadeleri msn avatarları msn eklentileri avatar
  • Arama
  • Üye Listesi
  • Takvim
  • Yardım

Şuanki Zaman: 04-20-2018, 01:54 AM Hoşgeldin Misafir ! (Giriş — Üye Olun)


msn ifadeleri msn avatarları msn eklentileri avatar / KÜLTÜR & SANAT / Genel Kültür v
« Önceki 1 ... 4 5 6 7 8 Sonraki »
/ Doğru Yazalım Doğru Konuşalım 8

Cevapla  Gönder 
Konu Görünümü | Doğrusal Görünüm
Doğru Yazalım Doğru Konuşalım 8
Yazar Mesaj
angel
Posting Freak
*****


Mesajlar: 1,380
Grup: Registered
Katılma Tarihi: Sep 2006
Durum: Çevrimdışı
Rep Puanı: 4
Mesaj: #1
Doğru Yazalım Doğru Konuşalım 8

Alfabe, M.Ö., M.S., yoğun, Türkiye devleti, ajansa düşmek,
affedersiniz, ne içersiniz, hazır kahve, super soft üzerine.

Alfabe

Elifbadan alfabeye geçeli 72 yıl oldu. 33 harften oluşan Osmanlı
Türkçesinin harflerine elifba denirdi. İlk harfin adı elif, ikinci
harfin adı ise be (<bâ) olduğundan bu 33 harflik cetvele elifba
denmiştir. Son 40-50 yıl içinde abece terimini dile
yerleştiremediğ imiz için alfabe'de karar kılınmıştır. Öğrenim çağının
ilk yıllarında elimizdeki ders kitabının adı da alfabe olduğundan
abece terimi pek tutmamıştır.

Alfabe batı kökenli bir kelimedir. Yunancadan Lâtinceye geçmiş,
alpha+beta harf adlarından oluşmuştur. Yunan harflerinin ilki olan
alpha ile Osmanlı Türkçesinde kullanılmış olan elif arasında köken
bakımından ilgi vardır.

M.Ö. 1000 yıllarında Fenikeliler A harfini büyük K harfine benzeyen
bir işaretle kullanmışlar. Bu K harfini baş aşağı çevirir ve dik inen
çizgisini de biraz ortaya alırsak, Fenikelilerin A işareti ortaya
çıkar. Bu işaretin anlamı kaynaklara göre "öküz" imiş. Filistin ve
Suriye yörelerinde, o dönemlerde bu işaret, á lef diye adlandırılırmış
ve bu kelimenin ilk sesi olan a bir gırtlak sesiymiş. Bu işareti
Yunanlılar M.Ö. 900 yıllarında Fenike alfabesinden almışlar; şeklini
ters çevirerek A durumuna getirmişler. Yunanlılardan Etrükslere oradan
da Romalılara geçmiş. Orta Çağ'da bu harf geliştirilmiş, küçük harf
biçiminde de yazılmıştır.

Bunun gibi beta da Fenikelilerden Yunanlılara, onlardan Etrükslere,
ardından Romalılara geçmiş. Alfa "öküz" anlamına geldiği gibi, bet
adının anlamı da "ev" imiş. Bugün bütün Hint-Avrupa dillerinde
kullanılan alfabe, 1928 yılında yapılan harf inkılâbıyla Türkçeye de
bu adla geçmiştir. Demek ki kökeni Fenikelilere dayanan bu söz, dönüp
dolaşıp Anadolu'ya gelmiş ve Türkçede kullanılmaya başlanmış.

Kısaca üzerinde durduğumuz bu kelime, bizi telâffuzu açısından meşgul
etmektedir. Bugün bazı aydınlarımız bu kelimeyi bir türlü doğru
telâffuz edemedikleri için alfabe kelimesini burada ele almak gereğini
duyduk.

Televizyonlarda, Türkçenin öğretilmesi üzerine parlak düşünceler ileri
süren ve yazdığı kitapları sergileyen bir arkadaşımız, alfabe
kelimesindeki l sesini nedense kalın söyler; tıpkı renk anlatan al adı
veya almak fiilinin emir 2. teklik biçimi al'da olduğu gibi l sesini
kalın telâffuz eder. Hâlbuki alfabe kelimesinin ilk sesi olan a ve
ikinci sesi olan l incedir. Bu sesler lâle kelimesinin ilk hecesindeki
l ve a değerindedir. Ancak bu harfin üzerine alfabe sözünde düzeltme
itareti konmaz.

Alfabe kelimesindeki sorun yalnızca ilk seslerin ince okunmasından
kaynaklanmaz. Bu kelime doğu kökenli değildir. Fransızcadan dilimize
geçmiş olan alfabe'nin bütün heceleri kısadır. Dolayısıyla bu
kelimenin ikinci hecesini uzun söylemek de yanlıştır.

M.Ö., M.S.

Okullarda M.Ö. (Milâttan Önce), M.S. (Milâttan Sonra) biçiminde yazıp
okuduğumuz bu iki kısaltma yerine bazı kitaplarda İ.Ö. ve İ.S.
kısaltmalarını görmekteyiz (Bilim Tarihi, Karaca Açıköğretim, 174.
s.). Örneği ise şöyle: İ.Ö. 6500.

Velet, mevlit, velâdet gibi kelimelerle köktet olan milât Arapça
kökenli bir kelimedir. "İsa Peygamber'in doğduğu gün" anlamına gelir.
Bu gün esas alınarak bir takvim geliştirilmiş ve adı milâdî takvim
olmuttur.

Eskiden kablelmilât ve badelmilât biçiminde kullanılan bu kelimeler
Cumhuriyet Dönemi'nde milâttan önce, milâttan sonra şeklinde
değiştirilmiştir. Kısaltması ise M.Ö. ve M.S. biçiminde okul
kitaplarında, bilimsel eserlerde yayılmıştır.

Şimdi İngilizce konuşan toplulukların kullandığı after Christ (İsa'dan
sonra), befor Christ (İsa'dan önce) terimlerine bakan bazı
aydınlarımız, milât yerine İsa kelimesini esas alıp İsa'dan önce,
İsa'dan sonra terimlerini İ.Ö., İ.S. kısaltmalarıyla yazılarında
kullanmaya başladılar. Kısaltmalarda yaşadığımız kargaşaya böylece bir
yenisi daha eklendi. Neden böyle yaparlar? Milâttan önce ve milâttan
sonra terimlerini Osmanlıca mı sanırlar?

Burada bir gerçeği tekrar hatırlatmakta yarar var. Telâffuz hataları,
dilimize doğu ve batı dillerinden geçen kelimelerde daha çok görülür.
Türkçe kelimelerin telâffuzunda ise sorunlar azdır. Yeni Türk alfabesi
Türkçe kelimelerdeki telâffuz hatalarını asgarî düzeye indirmiştir.
Türkçe kökenli olan önce sözünde bir sorun yoktur. Ancak milât'ın ilk
hecesi uzun, ikinci hecesi incedir. Ayrıca son ünsüzü, ünlüyle
başlayan ek alınca milâdın biçiminde yumutar.

Yoğun

"Ne kadar yoğunsun." (Star TV, Çat Kapı, 4.7.1999) Dillerden düşmeyen
şu yoğun kelimesine kulak veriniz. Ne kadar sık kullanılıyor. Sıklıkta
neredeyse yani kelimesine ulaşacak. "Hacmine göre ağırlığı çok olan"
anlamındaki bu fizik terimi, "kesif" karşılığı olarak da kullanılır.
Yoğunluk ise "kesafet"in karşılığıdır. Yukarıdaki örnekte olduğu gibi
"Çok meşgulsünüz, çok işiniz var, işiniz başınızdan aşmış." gibi
çeşitli biçimlerde ifade edilebilecek bir değerlendirme yalnızca
"yoğunsunuz" ile ifadeye çalışılıyor. Böylece anlatım ve söz dağarcığı
daralıyor.

Türkiye devleti

Bazı siyasî parti mensuplarının zaman zaman Türkiye devleti sözünü
kullandıklarını duyuyorum. Türk devleti mi, Türkiye devleti mi?

"Türkiye, devleti ve milletiyle bu güçlüğü yener." biçimindeki bir
cümlede Türkiye ve devleti bir arada kullanılabilir. Ancak bu durumda
Türkiye sözünden sonra virgül konması gerekir. Yıllardan beri Türk
devleti derken şimdi bunun yerine Türkiye devleti demek nereden çıktı?

Türk yerine Türkiyeli demek ne kadar yakışıksızsa, Türk devleti yerine
Türkiye devleti de bence o derece yakışıksız bir ifadedir.

Ajansa düşmek
"Haber, ajansımıza geç saatlerde düştü, baskıya son anda veya zor
yetiştirdik." biçiminde, basın dilinde "ajansımıza ulaştı" yerine
"ajansımıza düştü" ifadesine sık sık rastlıyoruz. Tercüme yoluyla
dilimize giren bu söz yerine, "ajansımıza ulaştı" dersek, bu söyleyiş
Türkçeye çok daha uygun düşer.

"Doğru Yazalım Doğru Konuşalım" başlığı altında vermeye çalıştığım
bilgiler, değindiğim olumsuz kullanımlar hakkında "Her hâlde bu
yazdıklarımızı kimse okumuyor" diye bende zaman zaman bir kanaat
oluşuyor. Çok seyrek olmakla birlikte televizyonları n Türkçe ile
ilgili bazı programlarında yazımıza gönderme yapılması beni
sevindiriyor. Son olarak Sayın Melih Aşık, "Açık Pencere" adlı
köşesinde birkaç cümlemi almış. Kendisine teşekkür ediyorum. (1
Haziran 2000) Türkçeyi doğru kullanmayı sağlamaktan başka hiçbir amaç
gütmeden kaleme aldığımız bu yazılardan gönül arzu ediyor ki daha
geniş bir kesim yararlansın.

Gazetelerde, dergilerde ve televizyonlarda zaman zaman yazılarıma
yapılan göndermeler için ilgililere teşekkür ederim.

Affedersiniz

Arapça kökenli af (<afv) kelimesinin iki ünsüzü var. Biri f, diğeri
ise v'dir. İkisi de üst diş, alt dudak sesi olduğu için ilki (f),
ikincisini (v) etkiler; v'yi f yapar. Yalın durumda af sözünü çift
ünsüzle yazmayız. Ünlü ile başlayan ek aldığında bu çift ünsüz ortaya
çıkar: Affını rica ederim, affı yoktur. Bu durum, af kelimesinin etmek
ve olmak yardımcı fiilleriyle kulanılması sırasında da görülür: Sizi
affedebilir. Böylece suçu affolunur.

Ses ve yazı ile ilgili bu bilgileri verdikten sonra söyleyişteki
farklı durum üzerinde de kısaca duralım. Özür dilemek amacıyla
kullandığımız "affedersiniz" hazır söz kalıbında ise yazılış böyle
olmakla birlikte söyleyişte tek f kullanılır.

"Affedersiniz, sözüne nereden geldiniz?" diyebilirsiniz. Kafkas
Üniversitesinde 5 Haziran 2000 tarihinde Türkçemizle ilgili olarak
yaptığım konutmada sığır kelimesi geçti. Konuşmanın sonunda Veteriner
Fakültesinden bir hocamız bana şöyle bir soru sordu:
"Açıklamalarınızda sığır kelimesini kullanırken neden 'affedersiniz'
demek ihtiyacını duydunuz?" Soru ilgi çekici. Biz eşek sözünü
kullanırken affedersiniz deriz. Bunu toplum adabı olarak kabul ederiz.
Eşek, ayı sözleri bazı niteliklerinden dolayı insanlara sıfat olarak
verilebiliyor. Sığır sözünde de bu durum var. Ancak at kelimesi söz
konusu olduğunda "affedersiniz" sözüne ihtiyaç duyulmuyor.

Soruyu böylece cevaplamaya çalıştım.

Eşek, inek, sığır, ayı gibi hayvan adları konuşmalarda keşke
yadırganmasa, biz de bu kelimeleri "affedersiniz" sözünü eklemeden
kullansak.

Ne içersiniz?

Sevgili hocamız Ali Sevim, yemek masasına gelen ve "Ne alırsınız?"
diyen garsona "Ne satıyorsun yavrum?" diye bir soru ile cevap verir.
Bununla "içmek" veya "yemek" fiilinin yerine neden "almak" fiilinin
kulanıldığına dikkat çeker. Hocamız, almak fiilini haklı olarak bu
durumda bir çeviri söz olarak değerlendirir. Bir başka hocamız, Nevzat
Gözaydın ise bu tür kuralsız kullanımları ikaz etmekle kalmaz, bir
yazı ile ilgililere bildirir. Türkçeyi seven bu iki bilim adamına
buradan teşekkür ederiz. Anlaşılan yazılı veya sözlü ikazlar işe
yarıyor. Birkaç ay içinde Türk Hava Yolları uçağında yaptığım iki
seyahat sırasında hosteslerin yolculara "Ne içersiniz?" diye sormaları
gerçekten beni sevindirdi. Otobüslerde de bu sözün kullanılmasına
dikkat etmeliyiz. Bir de yolcular şu "neskafe" sözünden kurtulsa. Türk
Dil Kurumu, kahve markaları arası rekabet sonucu yapılan başvuruları
değerlendirmiş ve buna hazır kahve adını vermiştir. Türk kahvesi
pişirilir, onun hazırlanması dikkat ve özen ister. Söz konusu kahve
ise, binlerce metre yükseklikte uçak içinde yolcunun sıcak su dolu
bardağına bir miktar kahve tozunu atmasıyla hazır duruma getirilir. Bu
bakımdan "hazır kahve" yerinde ve uygun bir terimdir. Bir iki
gazetemiz bu örneği işlese, bir iki devlet adamımız bu sözü
konuşmalarında kullansa marka adı olan Nestle Cafe yalnızca bir marka
adı olarak kalır. Benzeri durum kâğıt mendil örneğinde başarılmış,
Selpak, bir marka adı olarak kullanımını devam ettirmiştir.

Super soft

Sözü Selpak markası ile bitirirken, Selpak marka adının altındaki
super soft sözü gerçekten bizi rahatsız ediyor. "Çok yumuşak" sözünün
açık anlatımından dolayı daha etkili olduğunu, kullanana daha çok şey
vereceğini düşünüyorum. Öte yandan dilimize Fransızcadan geçen ve
harika yerine kullanılan super sözü, süper diye yazılır.

"Süper yumuşak" dense kanaatimce bu da yadırganır. Bu bakımdan keşke
üretici firma, super soft yerine "çok yumuşak" veya "ipek
yumuşaklığında" sıfatlarını kullansa...

Prof. Dr. Hamza ZÜLFİKAR


[URL=http://imageshack.us][IMG]http://img162.imageshack.us/img162/8982/twty5on1oj1wf6sf2ba4gm7.gif[/IMG][/URL]
12-25-2006 02:12 PM
Facebook'ta Paylaş Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »
Cevapla  Gönder 

Yazdırılabilir Sürüm
Bu Konuyu Arkadaşına Gönder
Konuya Abone Ol |
 
Değerlendir:
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Forum Atla:
Tavsiye Edebileceğimiz Güvenilir Siteler
        makarna tarifleri nisan 2018 burç yorumları burçlar fallar rüyalar www.ktunnel.com NFL Live Stream NCAA Live Stream ibrahim saraçoğlu güllaç nasıl yapılır ikinci el eşya otopsi isimler sözlüğü rüya tabirleri site tanıtımı diziler NCAA TV Live NFL TV Live şekilli nickler burçlar msn nickleri yazılı msn resimleri güzel sözler Kaktüs Bakımı Atatürk resimleri istiklal marşının kabulü ktunnel İnternetten Para Kazanmanın Yolları twitter Forum Siteleri dizi müzikleri